26 Aralık 2015 Cumartesi

YILBAŞI MASALARI

Evde yılbaşı yemeği hazırlamak bana her zaman heyecan vermiştir. İki kişi için yemek yenecek bir masada olsa kalabalık yemek yenecek bir masada olsa her zaman  aynı özeni gösteririm. Masamda trend ve modaya bakmaksızın her detayın farklı, emek verilmiş ve yaratıcı olmasını isterken kafamda her şeyi önceden tasarlarım . Bu yılda aynı şekilde 3 ayrı masa tasarladım.
Yılbaşının klasik rengi olan yılbaşı ruhuna uygun kırmızı ve yeşil ağırlıklı bir masa. Masalarıma mümkün olduğunca fazlalık oluşturabilecek şeyler koymuyorum çünkü güzel bir sofrada kalabalığa yer yoktur. Yiyecekler için ayrı bir servis masası kullanmak gerekir.
Masa çiçeğim kesik odun parçası  dallar, keçeden yaptığım ağaç süslerinden ibaret ve olmazsa olmaz mumlar...
İkinci masada  bahçeli bir evde yaşadığım için bir bahçe yemeği masası. Yalnız akşamları hava soğuduğu için mutlaka ateş yakmak gerekiyor üşüyünce omuza atılacak polar battaniyeleride unutmamak lazım,
 Her zaman ortada bir çiçek ve mumlar olmalı, mumlar her zaman sofranın görünümüne sıcaklık verir.
Burada doğal ortama uygun olması için odun parçalarını kestirip şamdan ve suplalar hazırladım kozalak ve ağaç dalları ile süsleyip mumlarla sıcaklık kattım.
Yemek tabak  ve bardakları için yine ortama uygun en eski olanları kullandım.


Üçüncü masamda yılbaşıyla özdeşlemiş klasik kırmızı, yeşil ve altın gümüş gibi renkler yerine saflığın, temizliğin ve kışın temsilcisi beyaz rengi tercih ettim.

Mum tercihimi kendi yaptığım karton evler içinde led mumlar ile kullandım.
Çiçek olarak minik bir çamı kar spreyi ile beyazlatarak kurdelelerle süsledim.
Ağız tadı ile yemeklerin yendiği hoş sohbetler ile dolu dolu geçen keyifle hazırlanmış yeni yıl masalarında başlayan Mutlu bir yıl dilerim.

15 Aralık 2015 Salı

İLK BEZ BEBEĞİM

Yıllarca çalışıp emekli olduktan sonrada İstanbul'dan kaçıp küçük bir Ege kasabasında yaşama hayalleri gerçekleşen bir kişi olarak hobilerime istediğim kadar vakit ayırabilme şansına sahip mutlu azınlıktan biriyim. Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır mantığıyla sürekli değişik çalışmalar yapıyorum. Bunlardan biride ilk kez Pinterest 'te tanıştığım Maileg bez bebekler oldu. Kendime haydi bir dene yaparsın deyince  bu sevimli uzun çocuk evimize ve ailemize giriverdi üstelik misafir yatak odasına bile yerleşti.
Sadece aralık ayında böyle renkli olan  bir evde yıl bitene kadar keyfini çıkarsın bakalım.





4 Aralık 2015 Cuma

YENİ YIL YAKLAŞIRKEN

Ben her bitişin yeni  başlangıçlar getireceği düşüncesindeyim, bu düşünce ile yeni yıla iyi bir başlangıç yapabilmek için onu neşeyle ve enerjik karşılamak isterim. Bu nedenle yeni yıl hazırlıklarım öncelikle yaşam alanımda başlar. Yazlık evde yaşadığım için yılın on bir ayı genelde beyaz, gri ve mavi tonlarının haricinde hiçbir rengi kullanmadığım evimde bende çoğu kişi gibi bu yıl evimi yeni yıla enerjisini veren kırmızı ve yeşilleri kullanarak süslemeye karar verdim.  Fakat kasım ayında havalar güzel olup birazda seyahatler fazla olunca evi yılbaşı havasına sokma hazırlıkları ne yazık ki Aralık ayına kaldı.
Kasımın son seyahati olan İstanbul dönüşü ilk işim çalışma masama yerleşip her zaman olduğu gibi evdeki bahçedeki yada deniz kenarından topladığım malzemeleri kullanarak  el emeğimle yapacağım yeni yıl aksesuarlarımı hazırlamaya başlamak oldu. Genelde evde yastık örtü peçete aksesuar ne varsa kendim yapmaya çalışırım. Buda benim  hobim çünkü bir hobi edinmek insanı negatif düşüncelerden, takıntılardan, kederden, üzüntüden, depresyondan koruyor. Bir işle uğraşmak insanın içindeki renkleri düşünceleri ortaya çıkarmak üretmek ve ben yaptım diyebilmek mutluluk hormonu salgılatarak gülümsetiyor diyebilirim.
İlk olarak yaptığım şey budanan çam dallarını toplayıp bir kaç çiçek kozalak ve deniz kabukları ile iki ayrı kapı süsü hazırlamak oldu. Ardından yastıklar ve ağaç süsleri geldi. Daha yılbaşına çok vaaar neler yapılır neler onlarda bir daha ki postta...










4 Kasım 2015 Çarşamba

METABOLİZMA HIZLANDIRICI İÇECEK VE ELMA SİRKESİ TARİFİ


Bütün sirkeler özelliklede elma sirkesi bizim evin olmazsa olmazlarından sofrada salatalarıma tat katar, metabolizma hızlandırıcı içecek yapılarak  kullanılır kanaryamın tüy ve deri bakımı için banyo suyuna, bağırsak parazitlerini önlemek içinde içme suyuna eklenir. Hal böyle olunca en güvenilir en iyi sirke evde yapılandır diyerek sirkelerimi kendim yaparım denemek isteyenler için işte tarif...
Malzemeler:
Bulabilirseniz ilaç kullanılmadan yetişmiş elma (kabukları ile birlikte kullanılıyor)
İçme suyu, Bal veya Sirke Anası
Elma Sirkesi Yapımı:
Doğal, ilaçsız yetişmiş elmaları yıkamadan dört parçaya bölün çekirdekli kısımlarını bıçakla çıkarın kabukları üzerinde kalsın. Elmaları yıkamıyorum çünkü sirkeyi elma kabuğunda oluşan bakteriler mayalar. Fakat elmaları güvenilir bir yerden almadıysanız mutlaka iyice yıkayın üzerinde ilaç kalmamalı, ancak sirke yapma işlemine başlamadan önce 3-5 saat mutlaka dinlendirin. Bu şekilde kabukta yararlı bakteriler tekrar oluşmaya başlayacaktır. Bu aşamadan sonra elmaları doğrayıp  5 lt'lik bir kavanozun yarısına kadar yerleştirin. Ben sirkeyi yaparken elmaları tartmadığım için net bir miktar vermiyorum. Elmaların üzerine kavanozun üst kısmında bir miktar boş kalacak şekilde su ile doldurun. İçine bir miktar sirke anası veya 3 çorba kaşığı gerçek bal koyun.
Hava alabilmesi için ya kapağını gevşekçe üzerinde bırakın yada üzerini temiz pamuklu tülbent ile kapatarak karanlık ve ılık bir yerde 2 ay kadar bekletin. Kavanozun çevresinde sirke sinekleri oluşmaya ve sirke kokusu gelmeye başladığında sirke fermente olmuş demektir. Sirkenizi süzerek  elma posalarını atın. Sirke kavanozunu yıkamadan süzdüğünüz sirkeyi içerisine tekrar doldurun ve içine 2 çorba kaşığı bal katın kapağını kapatıp serin yerde bekletmeye bırakın. Arada kontrol edin, koku keskinleştiği zaman sirkeniz hazır demektir. Sirke ne kadar uzun süre beklerse o kadar etkili ve güzel olur.
Bu aşamadan sonra sirkenizin üzerinde beyaz, deniz anası görünümünde bir tabaka oluşmaya başlamış olması gerekiyor. Buna ‘sirke anası’ deniyor. Sirke anasını bir sonraki sirke yapımında maya olarak kullanabilirsiniz fakat sirke anası uzun süre beklemez kısa zamanda kullanılması gerekir. 


METABOLİZMA HIZLANDIRICI İÇECEK:

Metabolizma hızını artırmak yağ yakımını hızlandırmak demektir. İçeceği günlük olarak hazırlayıp, sabah uyanınca ilk bunu için..
  • 1 bardak ılık su
  • 1 çay kaşığı bal
  • 1 çorba kaşığı organik elma sirkesi
  • yarım limon suyunu karıştırın 

22 Eylül 2015 Salı

MÜLTECİLERİN MİDİLLİ ÇIKARTMASI


Her perşembe bütün Midilli Ayvalık 'a akın ederde biz dururmuyuz dostlarla şöyle 3 günlük kısa bir tatil yapalım diyerek tutuyoruz Midilli yolunu... Ayvalık'tan mis gibi deniz havası ala ala gezi teknesiyle adaya yaklaşırken uzaktan ilk gördüğümüz, kocaman gemiler ve onların her gün mültecilerle doldurulup Atina 'ya taşındığını öğreniyoruz.
1,5 saat süren yolculuk sonrası kapı vizesi almak için geçen 20 dakikada eklenince yaklaşık 2 saatte adaya ayak basıyoruz. Gümrükten geçipde adaya ayak bastığımız ilk an hepimizde şok etkisi yapıyor, limanın otoparkından çıkıpta hemen karşıdaki Hotel Blue Sea' ye gidene kadar gördüğümüz manzara karşısında dehşete kapılıyoruz yüreğimiz sızlıyor yerler yatan yada oturan insanlarla dolu ve bir anda kendimizi televizyondan üzülerek izlediğimiz gerçeklerin içinde buluyoruz .
Odalarımız akşam üzeri teslim aldığımızda ilk önce manzarayı görebilmek için balkona çıkıyorum ama gördüğüm patlak botlar yerlerde yatan insanlar nedeniyle manzaranın önemi de kalmıyor dönüp bir kocaman yumuşak yatağa birde küçücük çocuklarıyla kaldırımda yatan insanlara bakıyorum kim bilir kaç gündür bir mendil bile almadan bıraktıkları sıcak yuvalarından uzakta bilmedikleri ülkelere ulaşıp canlarını kurtarmak için uğraşıyorlar. Bu düşüncelerle 2 fotoğraf çekip bir dahada o kapıyı açmıyorum.
İki gün rehberimizle adayı geziyoruz ve gezimizin 3. gününde gittiğimiz Molivos'un onların hiç bilemedikleri yeni hayatlarının başlangıcı olduğunu görüyoruz. Ayvacık ve Assos ’dan Suriyeli, Afgan, Irak, Myanmar' lı mültecilerin günün her saati gündüz ve gece çoluk çocuk yüzlerce insanın müthiş paralar ödeyerek  25’er 50’şer kişilik gruplar halinde uyduruk şişme botlar veya küçük teknelerle Midilli adasına geçmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Assos 'dan Midilli adasının kuzey ucundaki Molivos ’a olan mesafe neredeyse gözle görülecek kadar yakın eğer deniz dalgalı değilse kısa bir sürede hedeflerine ulaşabiliyorlar ama dalgalı ise felaket çok net ortada çünkü bir şekilde ulaşabildikleri kıyılar patlak botlar ve can yelekleri ile dolu . Mülteciler, adaya ayak bastıklarında kendilerini şanslı sayıyorlar yüz ifadeleri sevinçli fakat dram burada bitmiyor yüzlercesi kampa götürmek üzere kendilerini almaya gelecek otobüsleri beklemek yerine genç, yaşlı, çoluk, çocuk aç susuz 65 km'yi Midilli merkeze limana doğru yürüyerek gitmeyi tercih ediyorlar.
Yolculuktan ve yürümekten yoruldukları için asfaltta yada toprak alanlarda yatarak dinleniyorlar bu görüntüler yürek parçalıyor yoldan geçen araçları ve otobüsleri durdurmaya çalışıyorlar ancak mültecileri araca almak yada yardım etmek kesinlikle yasak hapis cezası var.
Yürüdükleri her yerde ayakkabı çorap giysi can yeleği ve çocuk bezleri var, ada yolları tam bir çöplük görünümünde. Liman bölgesinde de bütün sokak araları sahilde bulunan banklar ve çevresi yerlerde yatan mültecilerle dolu. Otellere alınmıyorlar yiyecek alabilmek için kuyruk bekliyorlar, banyo yok tuvalet yok ve tüm bu görüntüler yürekleri dağlıyor.Seyahat bürolarının önünde sürekli kuyruk var pasaportu olanlar ilk gemiye binebilmek için kuyruğa girip bilet almaya çalışıyor, olmayanların ise daha ne kadar asfaltta yatıp evrak bekleyecekleri bilinmiyor.
Yürümek yerine otobüsleri bekleyenlere Molivos 'ta Birleşmiş Milletler görevlileri gıda yardımı yapıyor kamp adı verilen top sahasında okul bahçelerinde üst üste yatarak işlemlerinin yapılması için bekleyişe başlıyorlar ve Atina'dan kağıtları gelip işlemi bitenler otobüslerle merkeze götürülüp gemilerine bindiriliyorlar.
Her gün 2 veya 3 gemi dolusu insan Atina 'ya başka bir kampa oradan da kendilerini kabul eden diğer ülkelere gidiyorlar. Gerçek şu ki Yunan hükumeti adaya girmelerine izin veriyor ama hızla da onları adadan gönderiyor.Bu insanlık dramı daha ne kadar sürecek bu gemiler daha ne kadar gidip gelecek bilinmiyor.




14 Eylül 2015 Pazartesi

OLGUN İNCİR REÇELİ


Benim için kahvaltıda reçel yemek güne tatlı tatlı başlamak demektir ve bu durumda sofrada bir kaç çeşit reçel mutlaka olmalıdır. Açıkçası bu reçel tutkusu yüzünden denemediğim tarif kalmadı da diyebilirim.
Bunlardan biride yıllardır severek yaptığım şimdi tam en güzel zamanı olan olgun incir reçelidir ve kendileri kış boyunca kahvaltı sofralarımın baş tacıdır. İncire bayılırım ama ne yazık ki bahçemde incir ağacım yok bu durumda öncelikle pazarın yolunu tutup incirlerin en güzellerini seçerek almak gerekiyor. Sonrada geçelim tarifine;
Malzemeler:
1 kg olgun orta sert incir
4 su bardağı  toz şeker
1,5 su bardağı su
Birkaç damla limon suyu
İncirlerin dış kabukları delmeden dikkatlice soyulur.
Diğer tarafta su ve toz şeker kaynatılır. Kaynayan şerbetin içine incirler yavaşça bırakılır ve delinmemeleri için karıştırılmaz. Gerekirse tencere sallanabilir.
Reçel kıvamını bulunca limonu sıkılarak 2 dakika sonra ocaktan alınır.
Sıcakken temiz ve kuru bir kavanoza doldurulup kullanılmamış bir kapakla sıkıca kapatılıp ters çevrilerek soğumaya bırakılır.
Blog' um aslında yemek tarifleri blog' u değil ama yemek yaşamın bir parçası olduğuna göre ara ara sevdiğim ve dostlarımın beğendiği tarifleri burada da yazmak onları yemek yada yedirmek kadar keyifli, deneyenlere şimdiden afiyet olsun.



30 Ağustos 2015 Pazar

ŞU BİZİM BEKİR

Bugün bloga bakarken evin kuşunun peşinde koşan, vazolarından su içen, saksıların topraklarını boşaltan yaramaz kedisi Bekir hakkında şimdiye kadar hiç bir şey yazmadığımı fark ettim .
Oysaki Facebook' dan yada İnstagram' dan Gömeçtevim'i takip eden dostlar onun yaramazlıklarını azda olsa paylaştığım fotoğraflardan bilirler.
Burada ise onu  tanıtmayı unutmuşum bayağı ayıp oldu doğrusu bizim Bekir'e...
Üstelik son zamanlarda bayağı aktör havasına girdi ne zaman fotoğraf makinesini elimde görse önce merakla karşıma geçerek beni izliyor  sonrada fotoğraf karesine girerek poz veriyor, nerede ise bir dizide oynama teklifi bekleyecek evin şirin yaramazı.
Bekir ile tanışmamızdan kısacık söz etmek isterim, onunla ilk karşılaşmamız geçen yıl temmuz ayında oldu.
Sitemizin yıllardır yaşayan kedilerinden doğan 3 yavrudan birisi Bekir bir diğeride Tekir 3. yavruyu ise ben hiç görmedim ortalıkta dolaşmaya başladığı gibi kaybolmuş. Mayıs ayında doğan Bekir, Tekir ve kaybolan diğer yavruya sitemiz hayvan severlerinden bir arkadaşım başlarının çaresine bakacak duruma gelene kadar bir dükkanda elleriyle süt içirerek bakmış. Biraz palazlanıp dükkandan çıkıp çevrede dolaşmaya çıktıklarında fark ettim onları ve gördüğüm anda o şirin hallerine bayıldım miniklerin...
Bende yiyecek götürerek onları beslemeye başladım, zaman geçip yaz tatili için gelen komşular gidince yiyecek verecek, sevecek kimse kalmadı onlarda diğer sahipsiz kediler gibi benim bahçeden ayrılmaz oldular ve Bekir ne yaptı etti evin kuşu zeytini sürekli avlama çalışmalarına rağmen şirinliğiyle evin içine de yerleşti.
O gün bugündür Bekir'in yeri çok ayrıdır bende onun mırıltılarıda sıcaklığıda sevgiside bambaşkadır, benimle birlikte gezer nereye gitsem hiç yanımdan ayrılmaz hep bir kaç adım önümdedir mesafe açılınca durur geri döner geliyormuyum diye bana bakar.  Tekir ise özgür ruhludur yaz gelince sitenin en popüler mekanlarında gezmeyi sever sadece karnı acıkınca veya Bekir ile oynamak isteyince gelir. İşte benim dört ayaklı sokaktan gelen dostlarımın kısa hikayesi böyle.
Tamda sokakta yaşayan hayvanlardan söz açılmış iken şunu söylemek isterim. Lütfen hayvan tacirlerine destek olup cins hayvanları satın almayalım ve bu ticaret bitsin artık sokakta yaşayanda can, onunda sevgiye ihtiyacı var bunları sahiplenelim. Yasak denmesine rağmen hala petshoplarda satılmayı bekleyen çok kötü koşullarda tutulan cins kediler ve köpekler genleriyle oynandığı için yada bulundukları ortamın kötülüğünden  çoğu yuvasına kavuşamadan o kafesler içinde ölüp gidiyorlar... Hayvan tacirlerinden hayvan satın almamakla hem cins kedileri, köpekleri hem de sokaktaki kedileri ve köpekleri korumuş oluruz...
Ve en önemlisi CAN CAN'dır, parayla satın alınmalıdır.

14 Ağustos 2015 Cuma

ŞEFTALİLİ DİYET GRANİTA


Yazın en bunaltıcı sıcaklarını geçirdiğimiz şu günlerde dondurmadan düşük kalorili hemde bolca bulabileceğiniz bir meyve olan şeftali ile yapılan tadı nefis bir serinletici tarifi denedim ve vazgeçilmezlerim arasına girdi mutlaka denemenizi tavsiye ederim.
Malzemeler: (3 kişilik)

100 gram su
50 gram şeker
2 adet olgunlaşmış şeftali

Küçük bir tencereye şekeri ve suyu koyup iyice kaynatın. İyice kaynadıktan sonra ocaktan alarak soğumasını bekleyin. Soğuduktan sonra kabuğunu ve çekirdeğini çıkarttığınız şeftalileri parçalayarak suyun içerisine ekleyin ve robot yardımı ile iyice çekin, ardından dondurma makinesine dökün 20 dakikada yenilebilir durumda oluyor. Ama dondurma makinem yok derseniz elde ettiğiniz karışımı saklama kaplarına alarak buzluğa ağzı kapalı şekilde koyun, 2 saat sonra karışımı çıkartıp iyice karıştırın ve yeniden buzluğa koyun. Aynı işlemi 2 saat sonra yeniden yapın. Şeftalili Granitanız servise hazırdır .
Bu karışımı biraz eritip içebilir yada fazla erimeden kaşıkla da yiyebilirsiniz. Eğer hemen içmek istemiyorsanız saklama kaplarında buzlukta saklayabilirsiniz. Önemli olan nokta servis etmeden 10 dakika kadar önce buzluktan karışımı alarak alt bölmeye koymanız gerekmektedir. Hafif yumuşadıktan sonra iyice karıştırarak kıvama getirebilirsiniz.